Sedef Hastalığı

sedef hastalığı

Sedef Hastalığı

Psoriazis (Sedef Hastalığı)
Sedef hastalığı toplumda oldukça sık görülen, alevlenme ve yatışma dönemleri ile birlikte uzun süre devam eden bir hastalıktır. Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunan kızarıklıklar ile kendini gösterir.

Sedef Hastalığı yaygın bir hastalık mıdır? Hangi yaşlarda görülür?
Sedef hastalığı tüm dünyada yaygındır; genetik ve çevresel faktörler sıklığını etkiler. Hastalığa yatkınlık ebeveynlerden çocuğa aktarılabilir, ancak çocukta hastalık görülmeyebilir. Her 100 kişiden bir veya iki kişide ortaya çıkar. Erkek ve kadınlarda eşit sıklıktadır. Genellikle 15-30 yaşlarında başlar.

Hastalığın nedenleri ve ataklara yol açan faktörler nelerdir?
Neden kesin olarak bilinmemektedir; bağışıklık sistemi, genetik ve çevresel faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Çevresel faktörler (streptokoklara bağlı boğaz enfeksiyonları, ilaçlar [kortizon, lityum, bazı tansiyon ilaçları, aspirin vb], aşırı alkol alımı, sigara, kaşıma, keselenme, güneş yanığı vb.) ve ruhsal stres hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir.

Hastalık Bulaşıcı mıdır?
Sedef bulaşıcı bir hastalık değildir.

Hastalığının belirtileri nelerdir?

Hastalığın belirtileri klinik özelliklerine göre değişmekle birlikte en sık oval veya yuvarlak, gümüş renginde pullanmalarla kaplı, deriden kabarık kızarıklıklarla karakterize olan plak tip Psöriazis görülmektedir. Daha nadir olarak avuçlar ve ayak tabanında görülen, Palmoplantar psoriazis, gövde üst yarısında, kol ve bacaklarda, yağmur damlasına benzer, küçük, yuvarlak, pembe-kırmızı, kepekli kabarıklıklar şeklindeki guttat psöriazis gibi formları da vardır. Bazı hastalarda el parmak ve bel eklemlerini etkileyen eklem tutulumu görülebilir. Sabah tutukluğu veya uzun süre oturma, ayakta kalma ile gelişen tutukluk, el veya ayak parmaklarında şişlik (“sosis parmak” görünümü) gibi belirtilere neden olur. Eklem tutulumunda, tırnak tutulumu da sıktır. Hastaların yaklaşık yarısında tırnaklar etkilenir. Tırnak yüzeyinde toplu iğne başı büyüklüğünde çukurcuklar, tırnağın yatağından ayrılması, tırnak altında sarımsı renklenme (yağ lekesi görünümü), tırnağın bir bölümünün kaybı ve tırnağın serbest bölümünün altındaki deride kalınlaşma sık görülen değişikliklerdir.

Sedef hastalığının seyri nasıldır?
Alevlenmeler ve iyilik dönemleri ile genellikle uzun sürelidir. Hastalığın belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye, hatta aynı kişide zaman içinde değişebilir.

Gebelik hastalığın seyrini etkiler mi?
Sedef hastası gebe kalabilir. Gebeliğin etkisi değişkendir; hastalık genellikle gebelikte düzelir, doğum sonrasında ataklarla eski seyrine döner. Az sayıdaki hastada gebelikte püstüler psoriazis gelişebilir. Gebelik ve emzirme döneminde kullanılabilecek ilaçlar mutlaka hekime sorulmalıdır.

Sedef hastalığı ve diğer hastalıklarla birlikteliği
Özellikle şiddetli sedef hastalığı olanlarda kalp damar hastalıkları için yatkınlığa yol açan, kan yağlarında artışa, tansiyon yüksekliğine ve şeker hastalığına sık rastlanmaktadır. Yine obezite (aşırı kilo) ve iltihaplı barsak hastalığına da sık rastlanmaktadır. Bu hastalarda en önemli sorun karın çevresi yağlanması ve fazla kilolardır. Bu hastalarda tedavi daha güç olmakta ve kalp hastalıkları ve karaciğer hasarı daha fazla olmaktadır. O nedenle beslenme önerileri de en önemli tedavi basamağını oluşturmaktadır. Sedef hastalığında eklem tutulumu da olmakta bu hastalar bu nedenle eklem ağrıları topuk ağrıları sabah tutuklukları açısından sorgulanması gerekmektedir.

Sedef hastalığının tanısı nasıl konulur?
Tanı klinik bulgularla konabilir. Nadiren deri biyopsisi gerekebilir.

Sedef hastalığı nasıl tedavi edilir?
Hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Ancak, uygun teda-vi ile kontrol altına alınabilir ve uzun süreli iyilik sağlanabilir. Tedavide hekim, hasta ve hasta yakınları işbirliği içinde olmalıdır. Hastalığı alevlendirebilecek ilaçlar ve davranışlardan (kaşıma, banyoda liflenme, kese, vb.) kaçınılmalıdır.
Sınırlı tutulumlu sedef hastalığında öncelikle yerel tedaviler seçilmektedir (deri yüzeyindeki kepekleri uzaklaştıran ilaçlar, kortizonlu ilaçlar, antralin, kalsipotriol [sentetik D vitamini], kalsinörin inhibitörleri). Bu yöntemler birlikte de kullanılabilir. Dirençli, yaygın hastalığı olanlarda metotreksat, siklosporin-A, asitretin (sentetik A vitamini) ve fototerapi (ışık tedavisi ) kullanılabilir. Bunlara yanıt yoksa biyolojik ajanlar (adalimumab, etanersept, infliksimab, ustekinumab vb.) seçilebilir.
Tedavi seçimi ve süresinde pek çok faktör etkilidir (hastalığın yaygınlığı, yerleşim yeri, tırnak ve eklem tutulumu, vb.). Dermatologların hastalık hakkında bilgi ve deneyimleri kadar hastaların önerilen tedaviye uyumu da tedavi başarısında önemlidir.